Git - gel, zaman ve an
- oğuz çağım
- 16 Ara 2016
- 2 dakikada okunur
Düşündüğümün aksini çekerim hep. Düşündüğümün aksi beni dengeler.* Ama bir anda, aksi geldi diye düzelmem. Tıpkı bir sarkaç gibi, bi bir uçtayımdır, bi diğer uçta. Fizik kanunları geçerlidir, ve her bir uca giderken biraz daha enerji kaybedip, merkeze, dengeye, ortayola yaklaşırım. Benim dengem düşüncelerimin zıtlarıyla beni bulur, törpüler, düzeltir. Ortayolculuk budur.
Bazen düşündüğüm bana gelir. Düşüncelerim değil kalbim ışık tutmuştur, cesaret etmişimdir en fazla. Sadece isterim. O beni bulur. Zıddını çekmez, belki önüne heyecanlı engeller koyar, tadına varayım gelenin diye. O kadar. Düşündüğümün zıttı gelir, gönlün istediği.
Düşüncelerim ben değildir demek ki. Düşüncelerim benim üzerinde yürüdüğüm yolumdur. Kalp ise tüm yolun kendisi. Düşüncelerim adım adım akar yolda, kalpte tüm yol belirgindir. Düşünerek karar vermeye çalışırım sağa mı gideyim sola mı, kalbim ise zaten sağdır. Ya sağa giderim o anda, ya da sol beni türlü şekillerde sağa çıkarır.
Bendeki iç yanar bazen, düşünürüm, duygular boğar her bir yanı, gönlün sesi kesilir. Ne yol kalır, ne gerçek 'ben'. Oyuncak gibiyimdir, hangi duygu gel derse, oynayacağız derse, peşine takılırım. Gözler kapanır, körebe başlar. Bazen odada bir ateş vardır, bazen kaktüsler, bazen ise bir havuz vardır, gittikçe derinleşen, derinleşen...
Zaman görecelidir. An görecelidir. Bir an ile bir an birbirine benzemez, ama ikisi de 2 saniyedir. Her an bir şey olur, derinleşir her şey. Her an, o andır. Değişiktir. Değiştirir. Her an, 'ben', değişiğimdir, değişirim. Bazı anlar birbirini tekrar eder gibi benzer, bazı anlar tavşan gibi sıçratır. Hayat an'lardır. Zaman sabittir. An'lar değişken, belirsiz. Hayat o yüzden anlarla ölçülür. Saniyeler yetemez.
Bir an gelir, farkına varır insan, sarkacın bir o yana sallandığını, bir bu yana sallandığını ve her sallanmada biraz daha değiştiğini, anlayışlılaştığını, merhametli olduğunu, empati kurduğunu. O an başka bir an olur artık. Hayat o anların bütünüdür işte. O sarkaçta bir o yana bir bu yana doğanın ve evrenin kontrolünde sallandığında değil de, o sallantıyı farkına varıp, ortayolu bulunca, hayat başlar. Yeniden başlar. O an yeniden doğar kişi, sonra yeniden doğar, sonra bir başka anda, yeniden. Ölüm düşüncelerde, saniyelerdedir. Yaşam her bir anda.
* Akis: Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı. Bir şeyin başka bir şey üzerinde yarattığı etki.

oğuz çağım
Son not: Sayfa ziyaretçilerine bir de davetim var. Burası kişilerin ön bir ödeme veya koşula bağlı olmadan girip yazıları okuyabileceği bir ortam. Fakat bu durum bizlerin birbirimize destek olması, teşekkür etmesi, beslemesi, bağları derinleştirmesine engel olmamalı. Davetim, alışılagelmiş olan "para (bedeli) ödenir mal - hizmet alınır" soğuk ve otomatik döngüsünü, armağan, gönül bedeli, takas, paylaşım gibi yöntemlerle, sadece fiziksel form alışverişine bağlı kalmadan (kitap, dergi, kaset, vb maddelere bedel ödemeden), zorunluluk hissetmeden, sıcak ve aktif bir hale dönüştürmek üzerine. Para ve teşekkür ile ilişkilerimizi kolaylaştırabilmek, güçlendirebilmek, hayatlarımızı daha iyi destekleyebilmek adına, sizlerden gelecek hediyelere, takaslara, bağlantılara, maddi ve manevi tüm paylaşım ve desteklere kendimi açıyorum ve sizleri de bu derin paylaşıma davet ediyorum. Bir gönülden sarılma, bir mektup paha biçilemez olabilirken, paranın kendisinden de armağan olabilir. Yeter ki kendi kaynaklarımızın armağan ederken dengeyi bulabilelim...
Comments